seviyorum: çiçek, kuş biblosu ve erikli suyla birlikte ikram edilen Türk kahvesini.
yılan saçlı Medusa heykeliyle göz teması kurmadan selamlaşmak, uzun sütunların altında gölgelemek ve agorasında kendini Afrodit gibi hissetmek... Milet'te kesinlikle yapılmalı.
siz de benim gibi taş sütunlar, tarihi yapılar, antik kalıntılar arasında kaybolmayı, kendini başka bi zaman diliminde hissetmeyi seviyorsanız; Bergama yani Pergamon ruhunuzu okşayacak.
filozofların uğrak yeri olan antik kent. eskiden limanmış şimdiyse kültür mirası. siz de burada şarap eşliğinde felsefe sohbetleri yapabilir, Athena'ya öpücükler gönderebilirsiniz.
butik otellerinin her biri ayrı güzel, her bi sokağı fotoğraflık karelerle dolu, çiçeğini, böceğini sevdiğim doğa mucizesi ada. rakı gecesi, bisiklet turu, zeytinyağlı kahvaltı yapmadan dönmeyin.
Sinan ve Okan'ın ev sahipliğinde, en yaratıcı ve zevkli tasarım ürünleri bulabileceğiniz dükkan. Kadıköy'e her gidildiğinde mutlaka uğranmalı, lemur mirror'da hatıra fotoğrafı çektirmeli.
dünyanın sayılı harikalarından, korunması ve sevilmesi gereken Caretta Caretta evi. turkuaz denizde kaplumbağalarla yüzerken, ne kadar şanslı olduğunuzu bi kez daha düşünün.
dürümü lezzetli, garsonları süper anlayışlı. ayrıca duvarlarındaki konser afişleri ve rock müziği çalmasıyla da adeta bi üniversite kantini. bana bi Adana lütfen!
Japon kültürüne sempati duyan herkes uğramalı. yeşil çaylı dondurması ve alt kattaki sushi barı harika.
gerçek bi İrlandalı gibi hissetmenizi sağlayacak kadar samimi. ama ufak bi sorunu var. çok küçük bi pub olduğu için bi süre sonra içerisi tuhaf kokuyor.
